18 Şubat 2010 Perşembe

Shiver



Her şeyi anlar sandım. Çünkü ağzımdan çıkmadan daha benim yerime benim cevabımı verebilir, benim seçeceğimi seçebilir, gördüğümü gösterebilirdi. Genetik koduma yazılmış gibiydi! Sadece aklımın, kalbimin değil; her şeyin içindeydi. İçindeydim...

Her şeyi anlar sandım. Çünkü anlamaması mucize, anlaması sıradan gelir olmuştu artık. Başını sonunu söylemez oldum ben de cümlelerin. Düşündüğüm gibi düşünmek zorundaymış, aklımdan geçen her fikri okumaya yetişebilecekmiş gibi davranır oldum. Superman dediğimden, olağanüstülük bekler oldum iyice...

Bu aralarda bir yerde, tamamlayamadığı ve eksik bıraktığım parçalar bir şey çaldı benden. Kendimi aşıp, güvensizliğime noktayı koyduğum yerde cama gelen bir taş, bir çatlağa neden oldu. Çatlak his sızdırdı. Sessizlik coşturdu akıp gidenleri...

Her şeyi anlar sandım; anlamadı. Ve şaşkınlığım buz gibiliğinden değil, farketmeyişimdendi. Ben, böyle bilmezdim kendimi! Hayal kırıklığım gölgemden uzun şimdi. Üstelik bir rüyanın sonu bu ama suç onun değil, hata benimdi. Ben yine kendimi anlatamadım...

Her şeyi aşarım sandım, aşamadım...

10 Şubat 2010 Çarşamba

Soul Kitchen




Ruhumun mutfağında ne pişiyor göremiyorum bu ara. Kokusunu tanıdığım hiçbir şeye benzetemiyorum. İçimde ne büyük bir tencere kaynıyor, içinde nasıl bir yemek var anlatmak mümkün değil! Bildiğim hiçbir olguya yakınsak değil...

Merak ediyorum önüme çıkacak yemeği. Neye benzeyecek, ne kadar sürede pişecek? Tutacak mı tavı, peki doyuracak mı? İçinde acı olacak mı bu kez? Yoksa tadı damağımda kalacak mı? Anladığım hiçbir şey gibi değil bu kez bu yemek, korkutuyor beni...

Hayalkırıklığına uğramayayım diye hiçbir şey beklemeden kaynayan bu tencerenin altına odun atmak, iyilik yapıp denize atmak gibi. O bilmeyecekse kıymetini, kim bilirse bilsin farketmeyecek! Düşündükçe kendimi nasıl kaptırdığımı, daha çok bozuluyor sinirlerim. Korkudan, artık aç bile değilim...

;;