26 Ocak 2009 Pazartesi

düğüm

hani olur ya, bir yumru oturur boğazına. yutamazsın, tüküremezsin, görmezden gelemezsin. nefes aldırmaz olur ama çözemezsin...

hah işte ben onun amına koyim!

5 Ocak 2009 Pazartesi

küçücük şeyler



hep küçük şeyler bizi usandıran,
küçük şeyler bizi utandıran.
hep küçük şeyler, küçük şeyler bizi yarıştıran,
küçük şeyler bizi uzlaştıran.
küçük şeyler, hepsi de küçücük şeyler,
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren...

hep kısa anlar, mutluluklar,
hayal görür uzun zamanlar.
hep kısa anlar karar verdiğimiz,
sonra günler boyu neden diye düşündüğümüz.
kısa anlar, hepsi de kısacık anlar!
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren...

hep büyük düşler, büyük düşler peşinde koştuğumuz;
sonra nerdeyiz diye içinde kayvbolduğumuz.
hep büyük düşler, elimle tutamadığım;
hiç görmediğim, yaşamadığım...
büyük düşler, hepsi de küçücük şeyler,
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren...

hep küçük şeyler bizi savaştıran,
küçük şeyler bizi barıştıran,
hep küçük şeyler seni sevdiğim
küçük şeyler seni üzdüğüm!
küçük şeyler, hepsi minicik şeyler!
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren...

küçücük şeyler bizi yaşama bağlayan. bazen bir şarkının sözleri böyle, umut veren; bazen bir film içten, sımsıcak; bazen bir çocuğun gözleri, sevgiyle bakan; bazen bir kedinin kuyruğu keyifle sallanan; bazen deniz olabildiğince derin, sakin; bazense özlediğin her şeyi anımsatan bir fotoğraf...

küçük şeyler işte, aklımı karıştıran. sevdiğim, sevmediğim; üzüldüğüm, üzdüğüm; içimde büyütüp büyütüp ömrümden ömür götürdüğüm küçük şeyler yüzünden bu çetrefilim. "beni bir sen anlıyorsun" dediğim, nedendir bu anlayışsızlık, nedendir bu içindeki her şeyi büyütme isteği? nedendir sorun yaratmaya özlemin? zaten yeterince küçük şey yok mu hayatında travmalar yaratan?

kendim, kendine gel artık. "kendi kendine" gel bu yolu...

2 Ocak 2009 Cuma

İlk yazı kasıntısı

"Madem herkesin blogu var, benim neyim eksik?" dedim kendi kendime. benden önce cevap veren 'biri', "hiçbir şeyin" dedi. ben de açıverdim gari...

sözlük'te de olmuştu; ilk başta bir düşünce kabızlığı çökmüştü üstüme. sayfa bana, ben sayfaya baka baka durmuştuk. öyleyim şimdi. sonradan açılıyorum ben, içten yanmalıyım herhal; neyse. ne yazsam, ne anlatsam ki şimdi? Hoş, anlatınca derdime derman cin gibi bir çokolat kız çıkmıyor lamdadan.

günlük saçmalama istikakımı doldurduğumdan kelli gideyim diyorum ben. bugün dünyanın parasını döktüğüm 4 kitaptan birini seçip, sıcacık çayımı da alıp, pencere önü çiçeği gibi kurulup camın önüne entel takılayım. Saşa da kucağımda torlasın traktör egsozu gibi...

uyuyayım hatta 3 günün uykusuzluğuna inat. belki uyku bir miktar da olsa huzur verir akıp giden sıçramalı düşünce moderatörü beynime. belki de dindirir çetrefilli ruhumun çağlayan delilik hararetini...

iyi geceler net alemi, her nerede tıklanıyor ve tıklatıyorsan!

;;