1 Kasım 2009 Pazar

Kaotik



Anlatmam diyorum, anlatmak istemiyorum ama susmuyor dilim. Yetememek ne kötü! Oysa her şeyi bil istiyorum; çıplak kalayım karşında...
Sormam diyorum, sormak istemiyorum ama susmuyor fikrim. Merak bazen ne kötü! Oysa bilmek istiyorum sana dair her şeyi; güven bana...
Düşünme diyorum, düşünmek istemiyorum ama susmuyor beynim. Zeka bazen ne kötü! Oysa anlamak istiyorum her şeyi; algılamanın ötesinde, sebep sonuçlarıyla...
Yeter diyorum, kendime yabancılaşmak istemiyorum ama susmuyor içim. Kendini dinlemek ne kötü! Oysa kendime sahip çıkmak istiyorum; aciz kalmayayım karşında...
Dur diyorum, gitmek istemiyorum ama susmuyor niyetim. Korkmak ne kötü! Oysa seni kaybetmek daha büyük kabus; korunaklı tutmasam da olur kendimi...
Durul diyorum, karışmak istemiyorum ama susmuyor karanlığım. Arıza olmak ne kötü! Mutlu olamayan bünyeye bunca mutluluk fazla geliyor tabii; bir yanlış arıyorum içinde istemsizce...
Bırak diyorum, artık tutunmak istemiyorum ama susmuyor korkum. Alışmak bazen ne kötü! Sürekli yalnız, bastırılmış olunca insan; bırakamıyor umursamazlık yalanlarını...

Oysa anladım ki bir gülüş yetiyor her şeye. Bir sarılış tedavisi kırılan her zerrenin! İhtiyaç duyduğun sıcak bir bakış, küçük bir öpüş, tek bir cümleymiş iyileşmek için...

Hadi diyorum, artık senden uzak olmak istemiyorum ama akmıyor zaman. Sevmek bazen ne kötü! Sen, ben, "biz" karışmışken birbirimize durmaması kadar büyük bir kahpelik bu yaptığı. Oysa 'sonsuz' içinde kısılıp, hep 'o an'da kalmalıyız biz. Hep birbirimizin peşinde...

0 Comments:

Post a Comment