5 Haziran 2009 Cuma

Gece Saçlı Kadın

Doğruldu usulca yatağından. Anılara uyuyacak bir uykusu daha yoktu bu gece. Yorulmuştu unutamamaktan...

Çarşafa dolanan umutlarını kucakladı, sarıldı iyice. Her gün yepyeni bir umuda uyanan insanları kıskandı, içi sızladı inceden. Her ana aynı umudu saplı tutan bir kalple, geçmeyen bir ömrün lanetini nasıl atacağını bilemedi üstünden... Sonra ansızın kalktı, yalın ayak bastı kırılan kalbinin üzerine. Bir kez daha ezdi kendini nefes gibi içine çekerken pişmanlığı. Hiç ah etmedi, hiç gücenmedi bu yürüyüşten. "Hakettim" dedi. Kucakladı acısını, yeniden.

Sevda bahçesine girip yapayalnız çıkmaktı seçimi. Sevgi ile harcanmış anlardan sonra, geç kalmıştı yeni bir hayata. Yarından haber yoktu artık onun için, dün ise çocukluğundan kalan bir masal gibi... Gecenin ardından gün gelmez oldu. Düğümlendi sözler dudakta, mühürlendi gözyaşları ömrüne. "Unutmak" dedi, "zamanla olmuyor..."

Sonuna kadar gidip derdini anlatamamak neymiş öğrendi. Yazık etti hayatında yer bulmaya çalışan gölgelere. Kendileri yetmezken kararmış gönlünü oyalamaya, suretlerini sunan zavallıları kurban etti tek tek. "Aradığınız aşk burada oturmuyor" diye diye yalnızlığın dönülmez yollarında seyretti. Anlamadılar...

Sırça köşkünde oturan bir kontes sandı herkes onu. Oysa kendini kendine hapseden bir kaçaktı. En çok kendisi idi kaçtığı! Dönüp dönüp kendine saplanan bıçaklar attı hep. Geriye hiçbir şey kalmayana kadar karanlığa büründü. Ufacık bir bakışı nasıl beklediğini anlatamadı hiçbir söz... Sustu.

Samimi duyguların kaybolması ile boğulmaya başlayan bir balıktı o. Denizdeki kirlilikten kaçmaya çalışırken kendini ağlara dolanmış buldu. Hangi balıkçı kıymaya kalktı nefesine, bilemedi. Yakalanmamak için çırpındı durdu çünkü ve kurtuldu! Ama rengarenk gülümsemelerine bulaştı katran, küstü. Ve hatta öldü orada. Karaya vurdu...

Yürüdü hayallerine gece saçlı kadın. Ayaklarında parçalanmış kalbinin kırıkları, ruhunda biriktirdiği insanların ölüleri. Dudaklarında ne bir ah, ne bir gücenme bu hunharca yok oluşa. Bile bile gitti hasretin üstüne, varamadı; yine. "Her acının bir sonu var" dedi geceye. Hiç gelmese de gemisini bekleyecek bir liman gibi, dalgalara karşı güçlendirdi kendini. Sonradan korkmayı bıraktı. Artık daha yalın, sade ve özgürdü. Bir kuş kondu dudağının sol kenarına, gamzesine kuruldu. Aşkla gideceğini, öykünün bitmeyeceğini şakıdı kuş. "Aşk sensin" dedi. Derken bir şenlik içinde, bir bahar havası!

Bir sonraki bitmeyen geceye dek gülümsedi kadın. Ah o aşk, sana girsin demek isterdi. Diyemedi naifliğinden...

0 Comments:

Post a Comment