18 Haziran 2009 Perşembe

Mutluluk Üzerine Bir Çeşitleme


"Mutluluk nedir?" dedim kendime. Neye benziyor acaba, nasıl görünüyor gözlere? Peki ya tadı, tadı nasıldır ki mutluluğun? Dokunsam, ipeksi midir kanatları? Dinlesem ne fısıldar kulaklarıma? Mutluluk nedir ki bir başına?..

Peşinden koştukça uzaklaşan bir saçmalık gibi gelirdi eskiden. Olduğum yerde, olduğum anda, yanımda kim varsa onunla idare etmekti mutluluk benim için. Günü kurtarmaktı belki de. İkna ettikçe kendimi, elimden kaçırdığım bir su damlası gibiydi. Berrak, duru, sade ve hayati olmadı hiç. Ne varsa elimde onunla yetindim bu yüzden. Hiç kor olamayan bir ateş gibi, içimde bir yerlerde varlığını bildiğim o hissin küllerine basarak yürüdüm hep. İçinden geçip gittim...

Hep anlaşılır olmakla alakalı geldi bana mutluluk. İpleri bir başkasına bağlıymış gibiydi ve kaçırmamak için elimden kendi ipimi, hep erteledim o koşuşturmayı. Pastanın en tatlı lokmasını en sona bırakır gibi beklettim. Bir yanımla inandım, bir yanımla unuttum. Aynı anda hem vazgeçtim, hem özledim. Arada bir korktum, gittim, döndüm. Ve hep bekledim, beklentiydi mutluluk o zamanlar...

Şimdi durup bakınca anlıyorum ki mutluluk en çok tercih benim için. Acıya boşver diyen sesi dinleyip, kendimden kurtulmakla alakalı en çok. Sıyrılıp her şeyden, özgürce ve inançlı bir şekilde üstüne yürüdüğümde, kaçmak yerine içimde bir yerlere yerleşecek bir parazit sanki; enini sonunu çok kurcalamayınca yaşabilen sadece...

Bir bardak kahve içmenin keyfiyle alakalı mutluluk, hayaller ve rüyalar arasında mekik dokunan anlarda, gerçek bir insanın gözlerine bakmakla alakalı. Hep bir aynılık içinde giderken, iyi-kötü küçücük bir değişikliğin heyecanı ile alakalı en çok. Ayrıntılarda, nüanslarda gizli... Tuhaflıkla, alışılmamışlıkla, şaşırmakla çokça iç içe. "Bu ben miyim?" deyip gülümsediğin tüm anlarda içinden dalga dalga taşan bir şey bu...

"Seni çok mutlu ederim" diyene "Ne bildin yarraam?", "Benden iyisini hakediyorsun" diyene "Buna sen karar veremezsin" diyebilmekle alakalı. Çünkü verilip alınan bir şeyden çok içinde olunan bir durum mutluluk. Kavramlar, boyutlar, araçlar arası ufacık sapmalarla var olan bir "eğlence" sadece. Gereksiz büyük anlamlar yükleyip, sığ ama devasa beklentilere girmeye gerek yok bu yüzden. "Ömrümce sürmeyecek, bitecek" sıkıntısına yer bırakmayacak kadar refleksif bir kaçma eğilimi var çünkü. Bu sebepten insanı kasmaya, zorlamaya, yormaya ihtiyaç duymayacak kadar basit...

Mutluluk ilkel, saf ve hassas bir duygu. Evet, sabun köpüğü gibi biraz :)

0 Comments:

Post a Comment